Doğu Bölgelerindeki Asur ve Urartu Mezarları
En yaygın Urartu mezarları; kaya mezarlar, taş sandık mezarlar, oda mezarlar, basit toprak mezarlar, urneler ve küp mezarlardır. Mezarların statüsü ölen kişinin statüsü ile paraleldir. Zengin ise mezar daha görkemli, fakir ise daha basit şekilde yapılmıştır. Tam olarak politik ve ekonomik durumlarına göre şekillenmektedir.
Urartu Oda Mezarları
Urartu oda mezarları genellikle yeraltında bir çukur içine taş örgülü duvarlarla yapılmıştır. Bazen de yer altındaki killi sert toprak veya yumuşak kayalıklara oyularak yapılmıştır. Taş örgülü mezarlarda, odaların uzun yan duvarları daima bindirme tekniği kullanılmıştır. Sahte kemer tekniğinde, mezar tavanı olabildiğince daraltılarak, iri ve yassı sal taşlarıyla kapatılmıştır.
Urartu mezarlarında belli bir yön anlayışı yoktur. Çoğunlukla dikdörtgen bir plan veren mezar odalarının genellikle orta kısımlarında daha geniş tutulduğu uçlara doğru da daraltıldığı görülmektedir. Odaların boyutlarında standart bir anlayış yoktur.
Urartu Sandık Mezarlar
Urartularda görülen diğer bir mezar tipi taş sandık mezarlardır. Dikine
yerleştirilmiş yassı taş bloklarıyla çoğunlukla kare planda sandık mezarlar yapılmıştır. Üzerleri de yine yassı sal taşları ile kapatılmıştır. Mezarlara
genellikle tek gömü yapılmıştır.
Urartularda görülen diğer bir mezar tipi taş sandık mezarlardır. Dikine yerleştirilmiş yassı taş bloklarıyla çoğunlukla kare planda sandık mezar oluşturulmuş, üzerleri de yine yassı sal taşları ile kapatılmıştır. Bunlarında çoğu tek kişilik mezarlardır.
Cesedin doğrudan toprağa açılmış çukura yerleştirildiği mezarlar basit toprak mezarlar olarak tanımlanır. Gömü tarzları içerisinde en ilginci ve genellikle uygulanan hoker pozisyonunda yapılan gömüdür. Anadolda yaygın olarak kullanılan bu gömü, tıpkı bebeğin anne karnındaki pozisyonu gibi, ayaklar dizlerden kırılarak karna doğru çekilerek yapılanıdır.
Urartuda cesetlerin hoker pozisyonunda gömülmesi anlayışı belki de ölen kişinin yeni bir hayata başlayacağı anlamına gelmektedir. Ölümün beden için olduğu ve öteki dünya inancı yani ölümden sonra hayatın devam ettiğine inanılıyordu.
Urne Yada Küp Mezarlar
Urneler (Ölü çömlekleri), çoğunlukla pişmiş toprak bazen de tunçtan yapılan çömleklerin içine yakılmış olan ölünün kül ve kemiklerinin konduğu mezarlardır. Yakarak gömme Urartular tarafından da yoğun olarak tercih edilen bir gömü türüdür. Başlı başına bir mezar tipini ve gömü geleneğini olarak kabul edilmektedir..
Urnelere yada küplere yakılan cesetten arda kalan kül ve kemikler bırakılmaktaydı. Ağzı çanakla kapatılan urnelerin omuz kısmına 2 ya da 3 delik açılarak içerisine ruhun giriş çıkışı sağlanıyordu. Bu kremasyon (Yakma) gömü ile dünyada işlediği günahlarının cezasını çekip ölümden sonraki yaşama günahsız bir şekilde başlaması olarak yorumlanabilir.
- Yukarıda tanımlamaya çalıştığımız mezar tipleri aslında gömü adetlerinin bir yansıması olarak düşünülebilir. Mezar tipleri ve gömü adetleri birbirilerini bütünleyicidir.
Urartu Mezar Hediyeleri
Erkek gömülerinde; at heykelcikleri, koşum takımları, ok, mızrak ucu, bıçak gibi silahlar en çok çıkan objelerdir. Kadın gömülerinde ise saç ve elbise iğnesi, fibula, küpe gibi armağanlar çıkmaktadır. Tüm mezarlarda olduğu gibi heykel ve objeler bulmak mümkündür.
Asur Mezarları
Asurlularda en çok rastlanan mezar türleri basit-toprak mezar, küp mezar, tuğla-sandık mezar, lahit ve oda-mezar gibi oldukça çeşitlilik göstermekteydi. Bazı bölgelerde ise ssaray veya konutların içinde yer alan bazı odaların tabanına gömmüşlerdir.
Gömme şeklinin değişiklik göstermesinde ailenin ekonomik durumu etkili olmuştur. Zengin ailelerin ölüleri çoğunlukla dik bir tünelle inilen mahzenlere gömülmüştür. Buraya cenaze kefene sarılarak sırtüstü yerleştirilir ve etrafına mezar hediyeleri sıralanırdı.
Mezara daha sonra başka cenaze gömülecekse, eski kemikler hediyelerle beraber odanın başka bir yerine taşınırdı. Daha mütevazi mezarlar odaların zemininde yer alıyordu ve bunlar kerpiç tuğladan basit mezarlardı.
Gömme şeklinin en sade şekli ise toprağa kazılan basit mezarlardı. Ceset önce kefenlenir, sonra da topraktan korunsun diye kamış hasıra sarılırdı. Korumayı sağlamlaştırmak için bazen de ölünün altına veya üstüne büyük çömlek kırığı parçaları yerleştirilirdi. Böylece basit bir tabut yapılırdı. Özellikle çocuklar tek parça kap içine cenin pozisyonunda yerleştirilerek gömülüyordu.
Asur Oda Mezarları
Mezarlar arasında en dikkat çekici olanı, bir nevi ölü evi olan oda-mezarlardır. Oda-mezar geleneği Eski Asur Dönemi’nde başlamış, Orta Asur’da yaygınlık kazanmış ve Yeni Asur Dönemi’nde ise oldukça gelişim göstermiştir. Bu mezar tipindeki amaç, bütün aile veya sülale için daimî bir ölü evi yapmaktı. Odaların içine ölen kişinin yerleştirilmesi çeşitlilik göstermekteydi. Bazen ceset odanın tabanının altına gömülür, bazı durumlarda da pişmiş toprak sanduka içine yerleştirilir veya sadece odanın tabanına yatırılırdı.
Mezar odaları kaya, taş, kerpiç ve tuğladan inşa edilmiş olup, çatıları kerpiç veya tuğla kemerlerle örtülmüşlerdir. Kemerlerin Eski Asur Dönemi’ne tarihlenenlerine “sahte kemerliler”, Orta ve Yeni Asur’a ait olanlarına ise “gerçek kemerliler” adı verilmektedir. Bindirme tekniğiyle yapılmış olan eski kemerli odalar, Orta ve Yeni Asur dönemlerinin prototipidir. Yeni Asur kemerli oda-mezarlarının önünde çukur şeklinde birer dromos bulunmaktadır ve odaların boyutları 1 m ile 1.60 m arasında değişiklik göstermektedir. Bunların yükseklikleri ise 1 m ile 1.25 m arasındadır.
Kemerli Oda Mezar
Gerçek kemerli oda-mezarları yapım tekniğine göre iki çeşide ayrılmaktadır. Orta Asur Dönemi’nde yapılmaya başlayan ilk çeşidinde kemer radyal olarak yerleştirilmiş tuğlalarla inşa edilmiştir. Bunlarında önünde dromoslar yer almaktadır ve yarım daire veya parabol şeklindeki kemer dik biçimde örülmüş olan duvarın üzerine yapılmıştır.
Tek ya da nadiren birkaç odası olan bu dönem mezarlarının boyutları oldukça farklılık göstermekte olup, 4.25 2.20 m ile 1 1.18 m arasında değişmektedir. Yükseklikleri ise 1.35 m ile 1.98 m boyutlarında arasında farklılık göstermektedir. Gerçek kemerli oda-mezarlarda Yeni Asur Dönemi’nde görülen kemer tekniği ise özel tuğla ve yeni bir örgü şeklidir.
Cenaze töreni sırasında odayı aydınlatmak için lamba kullanılmıştır. Duvarlara bu lambaları yerleştirmek için küçük nişler yapılmıştır. Ayrıca Asur mezarları arasında bir tane ölünün kalıntılarının bulunduğu mezarlar olsa da çoğunlukla birden fazla bireyin kalıntılarını içermektedir. Mezarın içinde bölümlere ayrılmayan yerlerde önceki gömüler daha sonraki cesetlere yer açmak amacıyla bir kenara bırakılmıştır veya bir köşeye yerleştirilmiştir. Mezarlar muhtemelen birden fazla nesil için kullanılmıştır.
Asur Mezar Eşyaları
Ayrıca mezar objeleri iki gruba ayrılarak incelenmelidir.
Birinci grubu küpeler, bilezikler, fibulalar ve silahlar gibi kişisel eşyalardır. Asurlar savaşçı bir medeniyettir, buna rağmen mezarlarda savaş aletleri çıkmaması şaşırtıcıdır. Yinede bazı mezarlarda ok uçları, 16 tanesinde bıçak, 8 mezarda hançer ve 2 adedinde de mızrak ucu bulunmuştur.
İ̇kinci nesne grubu cenaze törenine ait olan, özellikle şişeler ve kâselerdir. Mezara bırakılan kişisel eşyalar arasında çeşitli giysi türleri bulunmaktadır. Bunlar arasında çeşitli elbiseler, başlık, şal, ceket, sandalet yer almaktadır.
Asur Bayan Mezarları
Kadın mezarlarına ise yüzük, küpe, bilezik gibi takılar ile ayna, tarak, makyaj kutusu vs. kadın süs eşyaları bırakılmıştır. kraliçe mezarlarında bulunanlar ise taç, diadem, kase, şişe, aynalar, küpeler, kolye ve gerdanlıklar, saç takıları, bilezikler, yüzükler, halhallar ve mühür yer almaktadır.
Asur İnançları
Asurlular’ın düşüncesinde ölen kişi ölüler diyarında ruh şeklinde yaşamaya devam ediyordu. Ölen kişinin yaşayan yakınları tarafından bu ruhlara yiyecek ve içecek verilmesi zorunluydu. Ölüler hala ailenin bir parçası olarak düşünülmekteydi ve bundan dolayı evlerin içine, zemine defnedilmişlerdir.
Asurlular mezarların ölüler diyarına açılan bir kapı olduğuna inanmışlardır. Mezar sayesinde ölen kişi yeraltındaki yeni mekanına giderken beslenebiliyor ve orada yaşamında kullanması için yanına yiyecek, içecek ve özel eşyaları yerleştiriliyordu.
Kaynak: Define Sohbeti