Kazı Sonrasında Cinler
Kazı Sonrasında Cinler; Kazı, farz edelim-ki başarıyla sonuçlanmış ve emanete ulaşılmıştır. Bu durumda manevi güçlerle girişilen savaş kazanılmış ve mal cinlerin ellerinden alınmış demektir. Artık o paranın çok az bir miktarı gömünün çıkarıldığı yere atılmalıdır. Çünkü maneviler, paranın uzaklaştırılmasına tahammül edemez ve peşinden gelirler. Bunun için de bir okuyucunun bazı dua makamındaki ayetleri, define birkaç kilometre uzaklaşıncaya kadar okumasında fayda vardır.
Cinlerin define ile olan ilişkisi ve alınacak tedbirlerin mahiyetini kesinlikle kendimizden değil, araştırmalarımız sonucunda . Herkesin, inancı doğrultusunda kendine özgü kabulleri vardır.
Biz birçok kişinin bu konuda akıl almaz uygulamalar içinde olduğunu bizzat gördük. Hatta fetva söz konusu olursa insanları dinden, imandan edebileceği yetkililerce ifade edilen batıl saplantılara şahit olduk. Bunun için öncelikle Cin olayına yüce Dinimizin bakışını muteber kaynaklardan aktardık. Ardından bu sahada iş yapıp manevi tedbir almak isteyen kişiler için de bilinen, duyulan birkaç uygulamayı rivayetlere istinaden aktardık. Kabul gösterilir veya reddedilir, bu herkesin inanç sorunudur, ” Bu böyledir ” diyerek dayatıcı olamayız.
” Defineyle cinlerin ne alakası var ” diyenler olabilir. Kimseye karışmayız , saygı duyarız. ” Kazı sırasında müdahale olmaz , böyle şeyler hurafedir ” diyenler de olabilir. Onlara da saygı duyarız. Biz araştırma yapıyoruz.
Yazdıklarımız kendimizden değil yerine göre yaşananlar , yerine göre de bilimsel ve dini kaynaklardan ortaya koyduklarımızdır.
Konu buraya gelmişken Milliyet gazetesinin 2 kasım 2002 tarihli bir haberini noktasına virgülüne dokunmadan alıntılamak istiyoruz. Gazete haberinde aynen şöyle diyor ;
” KARUN’UN LANETİ Mİ ?
Karun , yani Lidya’nın son kralı Kroisos , M.Ö. 546’ya kadar dünyanın en zengin krallığını yönetti. Güre’de 1965-68′ de yasadışı kazıyla çıkarılan hazine de o döneme ait. Eserler New York Metropolitan Müzesi’ne satıldı. 1985’e kadar da müzede gizlendi. 1986’da Kültür Bakanlığı dava açtı. 1993’te 363 parça bize iade edidi. Hazineyi çıkaranların peş peşe ölümü , birinin kör olması , lanet söylentilerini başlattı.”
Gazete devamla haberi şöyle veriyor : ” Uşak’ta Kenan Kalesi Tümülüsü’ndeki kazılarda yaşanan aksaklıklar arkeologların hedefe ulaşmasını engelliyor. Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Karun hazinelerinin devamının bu kalede olduğunu tahmin eden arkeologlar , kazılara 90 gün önce başladı. Müze müdürlüğünün yürüttüğü kazının 20 günde tamamlanması planlanıyordu. Ancak aksilikler nedeniyle süre uzadı. Üç personelle yürütülen kazının bir hafta içinde biteceğini vurgulayan Müze Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu şöyle konuştu:
‘ YILANLAR FARKLIYDI ‘
Kaçak kazıyla çıkarılan Lidya dönemine ait ünlü Karun hazinesinin devamının bu tümülüste olduğunu düşünüyoruz. Yakılmış buğday taneleri , odun yanıkları , seramik parçaları bulduk . Ancak aksilikler yakamızı bırakmıyor . Kazı yaparken 6 kez toprak çöktü , hep son anda canımızı kurtardık. Arabamız arızalandı . 25 zehirli yılanla karşılaştık İlk kez böyle yılanlar görüyorum . 45 santimetre boyunda , rengarenklerdi.”
”LANET DEĞİL AKSİLİK”
Mezar odasına ulaşmalarına az kaldığını anlatan Akbıyıkoğlu ” M.Ö. 2 ve 3. Yüzyıldan itibaren yoğun mezar soygunları yaşandı. Burası da antik dönemde soyulmuş olabilir ” dedi . Yöre halkının buranın lanetli bir mezar olduğunu düşündüğünü ifade eden Akbıyıkoğlu , ” Bilimsel olarak lanet söylentilerine inanmıyoruz , biz karşılaştığımız güçlüklere aksilik diyoruz ” diye konuştu.
Görüldüğü gibi bir kısım yetkililer aksilik de dese , gerçek şu ki şöyle veya böyle bu tür manevi olaylar yaşanıyor . Pozitif ilimler meseleye çözüm getiremeyince bu tür olaylar sanki sadece halkın arasında yaşanırmış gibi bir durum ortaya çıkıyor. Duvarın öte yanındaki resmi kimlikli görevliler bazen ” Derin! ” endişelerle , bazen de resmi bakışın gereği olarak gerçek duygularını ifade etmekte çekimser davranıyorlar.
Biz bu arada müze görevlisi arkeolog veya uzman bazı personelin , gidilecek bir kazının ” Mezar ” olması durumunda şiddetle tereddüt yaşadıklarını, ama bu duygularını yüksek sesle şiddetle koyamadıklarını da pekala biliyoruz . Kaldı ki bu tür konular sadece bir islam kültürü ülkesi olarak Türkiye’ de değil , batılı çevrelerde özellikle Amerikan literatürlerinde de zaman zaman yer almaktadır. Ünlü ve zengin bir kısım entel tabaka tarihi eser koleksiyonerlerin, kendi aralarında bu çerçevede yaptıkları ilginç sohbet ve hatıralarını burada fazlaca yer vermek istemiyoruz . Zira onlardan yapabileceğimiz nakillerin binlercesini halk kesiminden defineci vatandaşlarımız zaten yaşamaktadırlar.
Sonuç olarak define yerlerinde çevirme denilen işlemin yapılıyor olması bir vakadır. Bu kesim de yüksek sesle ifade edilip açıklaması yapılmayan bu olayı belki ilk defa biz ele alıyoruz . Tekrar edelim bir inanç ve kabul meselesidir. Buradaki muhatabımız , ilgili olanlarla konu hakkında merak duyanlardır.
Kaynak : Define sohbeti
arkadaşlar sahiplenme olayı var bence çünkü bizim de başımıza ürkütücü olaylar geldi.bir arkadaşım kazarken topraktan kelebek çıktı ben de öldürdüm dedi. daha sonra bir yıl geçmrden öldü.