Ülkeler Arasındaki Toryum Dağılımı ve Yatakları
Uranyum doğada asla özgürce bulunmaz. Uranyum mineralleri çeşitli elementler bir araya geldiğinde ortaya çıkar.
Yerkabuğunda yüzlerce uranyum minerali vardır, ancak bunların büyük çoğunluğu ekonomik düzeyde uranyum içermez. Kullanılabilir miktarlarda uranyum içeren mineraller otunit, pitchblende (uraninit), tabutit ve torbernittir.
Bugün için uranyum ve toryum nükleer enerjinin ham maddeleri kapsamındadır. Bununla birlikte, toryuma dayalı ekonomik nükleer tesislerin henüz faaliyete geçmemiştir.
Dünyadaki uranyum kaynakları, çeşitli üretim maliyetlerine göre kanıtlanmış ve olası rezervler olarak sınıflandırılmıştır. Dünyada 2,60 milyon ton kanıtlanmış uranyum tortusu vardır.
Türkiye’de uranyum arayışı 1990 yılı sonuna kadar devam etmiş ve beş farklı alanda toplam 9.129 ton uranyum rezervi bulunmuştur. Ancak bugün, bu değerler bu sınırlardan oldukça düşüktür.
Toryum, nükleer santrallerde elektrik üretiminde kullanılabilecek olan bir elementtir. Yani toryum, Türkiye’nin enerji sorununun çözülmesine katkı yapma potansiyeline sahiptir.
Türkiye’de Toryum Varlığı
Türkiye’de, daha önceki yıllarda MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmaların sonucu olarak,% 0.2 ThO ortalama derecesi ile görünür rezerv 380.000 tondur. Eskişehir – Sivrihisar – Kızılcaören en çok görünen yerlerdir.
MTA’ya göre Türkiye’deki kanıtlanmış toryum rezervi 380.000 tondur. OECD ve UAEA’ya göre ise Türkiye’deki toryum rezervi asgari 744.000 ton olup Türkiye, Hindistan’dan sonra ikinci büyük toryum rezervine sahiptir. Türkiye’deki rezervler, Eskişehir-Sivrihisar, Isparta-Aksu ve Malatya-Hekimhan bölgelerinde yoğunlaşmaktadır.
Türkiye’nin toryum konusundaki zafiyetleri, magazinleşmiş kamuoyu algısı, ilerlemeyen bürokratik mekanizma ve çarpık Ar-Ge süreçleridir.
Dünya’da Toryum Yarışı
Dünya’da, 10 ülkenin toryum stratejisi vardır: ABD, Çin, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa, Japonya, Güney Kore, Norveç, Belçika ve Hindistan. Bu ülkeler arasında Japonya ve Güney Kore gibi toryuma sahip olmayan ülkelerin de olması, toryum teknolojisinin ticarileşmesi beklentisinin bir sonucudur. Dünya’da bu durum, ‘toryum yarışı’ olarak adlandırılmaktadır.
Çin, toryum teknolojisine sadece 2015 yılı için 350 milyon$ ayırmıştır ve toryum ArGe projelerinde çalışan araştırmacı sayısını 750’ye çıkarmayı planlamaktadır. Türkiye’nin bu alana girmekte gecikiyor olması, bölgesel ve küresel büyüklük iddiasındaki bir devletin imajına gölge düşüren bir durumdur.
Türkiye İçin Fırsatlar
Türkiye’nin toryum teknolojisini geliştirmesi, dört ana fırsat yaratabilir:
1) Türkiye, toryum reaktörleri sayesinde, elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulabilir. Bu sayede, daha güvenli/temiz/ucuz elektrik üretme imkanına kavuşabilir. Böylece yüksek enerji ithalat faturası da azaltılabilir.
2) Türkiye, enerjide dışa bağımlılığın yarattığı dış politika kısıtlarını azaltıp hareket alanını genişletebilir. Ayrıca Türkiye, Uluslararası Toryum Ajansı’nın kurulmasına öncülük edebilir. Bu ajansın Ankara merkezli ve Türkçe resmi dilli olarak kurulmasıyla hem uluslararası bir enerji örgütünün merkezi Türkiye olmuş olur hem de Türkçe’nin uluslararası örgütlerin resmi dillerinden biri yapılmasına yönelik resmi politikaya katkı sağlanabilir.
3) Türkiye, toryum teknolojisinin ticarileşmesiyle birlikte, yüksek teknolojili ürün/hizmet ihracından kazanç elde edebilir. Toryum teknolojisinin, yüksek katma değere sahip olacağı düşünüldüğünde, ilişkili olduğu birçok yan sektöre de faydası olacaktır.
4) Türkiye, toryum reaktörleri sayesinde, daha çevreci bir elektrik üretim altyapısına kavuşabilir. Böylece, özellikle fosil kaynak kullanımı azaltılabilir.